SURİYE ÇOĞRAFYASI VE BÖLGEDEKİ TÜRK VARLIĞI
Suriye’nin Saklanan Tarihi ve Suriye’deki 1300 Senelik Türk Varlığı
Orta Asya’dan birçok Türkmen boy ve oymakları, 1063 yılından itibaren Suriye'ye girerek kendi hayat şartlarına uyabilecek bölgeleri vatan edinmişlerdi. Suriye'deki ilk Türkmen yerleşmesinin Halep ve Lazkiye şehirleri ile bunların kuzeyindeki bölgede olduğu yapılan çalışmalardan anlaşılıyor
Sultan Baybars zamanında 40 bin çadırlık büyük bir Türkmen topluluğu Halep bölgesine gelerek yerleşmişlerdi. Böylelikle XIII. yüzyılın ikinci yarısında bilhassa Suriye'nin Kuzeyi tam manasıyla Türkmen yurdu haline gelmişti.
Türkmenler, zaman içinde Gaziantep'in Güneyinde oturan diğer Türkmen kardeşlerinin yanına iltihak ettiler. Bu bölge, deniz seviyesinden yüksek, yayla mesafesindeydi ve Gaziantep ovasının Halep’e kadar uzanan devamı mahiyetindeydi
Türklerin diğer bir ifade ile Türkmenlerin Suriye topraklarında bin yılı aşkın bir süredir kesintisiz olarak yaşamlarını sürdürdüğü bilinmektedir. Türklerin Anadolu’ya gelmesinden çok daha öncelere dayanan Suriye’deki Türkmen varlığı günümüze dek varlığını koruyabilmiştir. Türklerinin yerleşik hayata geçişleri bir hayli eski olmasına rağmen, umumiyetle mensubu oldukları tarihi Türkmen boy ve oymaklarının adını halen taşıdıkları ve ananevi yapılarını muhafaza ettikleri için; bulundukları bölgelerde, yine “Türkmen” adı ile bilinmektedirler. Dolayısıyla toplu halde Suriye'nin kuzeyinde meskûn bulunan ve safiyetleri bozulmamış olan bu Türk topluluklarını, yazımızda Türkmen adıyla zikredeceğiz.
23 Mayıs 1040 da Selçukluların Dandanakan zaferinden sonra Oğuz-İli veya diğer adı ile Türkmen-İli, dalgalar halinde yurt tutmak üzere Ön-Asya'ya intikal ederken, birçok Türkmen boy ve oymakları, 1063 yılından itibaren Suriye'ye girerek kendi hayat şartlarına uyabilecek bölgeleri vatan edinmişlerdi. Suriye'deki ilk Türkmen yerleşmesinin Halep ve Lazkiye şehirleri ile bunların kuzeyindeki bölgede olduğu anlaşılıyor. Daha sonra Türkmen iskânı Akdeniz sahili tarafında Lazkiye'den güneyde Trabluşşam'a doğru ve iç kısımda da Âsi Irmağı vadisi boyunca Hama, Hums ve Şam istikametinde gelişmişti. Anadolu Selçuklu Sultanı Kutalmış oğlu Süleyman (1077-1086), Çukurova, Maraş, Gaziantep, Antakya bölgeleri ile birlikte Halep-Lazkiye hattının kuzeyinde kalan bölgeleri Ermeni ve Bizanslılar'dan fethederken; Suriye Selçuklu Sultanı Tutuş (1078-1095), Sina Yarımadasına kadar uzanan Suriye, Lübnan Ürdün ve Filistin'i Fatımîler'den almışlardı. Suriye Selçuklu Devleti'nin zaafa uğramasından sonra kuzeyde Halep bölgesinde Musul Atabeyleri; güneydeki Şam bölgesinde ise Boruler veya Tuğ-Tiginliler adındaki Şam Atabeyleri hâkim oldular. Bu devrede Halep bölgesine Oğuz boylarından Yıvalar'a mensup Yaruklu Türkmenler'i, kendilerinden önce buraya gelerek yurt tutan Türkmenler gibi dirlik sahibi oldular. Musul Atabeği İmadeddin Zengî’nin oğlu Nureddin Mahmud Zengî (1146-1174), 1154 yılında Şam Atabeyliğine son vererek; böylelikle bütün Suriye'yi Musul Atabeyliğine bağlamış oldu. Daha sonra kumandanlarından Selâhaddin Eyyûbî vasıtasıyla, 1171 yılında Mısır Fatımî Devletini de ortadan kaldırarak; kudretinin en yüksek derecesine erişti.
Daha sonraları Atabey Devletine, Selâhaddin Eyyûbî’nin kurduğu Suriye 1243 yılında Anadolu Selçuklu ordusu, Kösedağ Muharebesi’nde Moğollar'a mağlup olunca Anadolu'daki nizam bozulmuş dolayısıyla bazı Türkmen boyları, Anadolu'dan ayrılarak Memlûk Sultanlığı’na bağlı olan Suriye’ye göçmüşlerdir. Sultan Baybars (1260-1277) zamanında 40 bin çadırlık büyük bir Türkmen topluluğu Halep bölgesine gelerek yerleşmişlerdi. Bunların kışlığı Kuzey Suriye, yaylakları ise Maraş, Uzun yayla ve Sivas'a kadar uzanmaktaydı. Böylelikle XIII. yüzyılın ikinci yarısında bilhassa Suriye'nin kuzeyi tam manasıyla Türkmen yurdu haline gelmişti. Bunlar Türkmen-ili’nin tarihi yapısına uygun şekilde Bozok ve Üçok teşkilâtını da muhafaza etmekteydiler. Bozoklar, Amik Ovası'ndan itibaren doğuya doğru Halep bölgesinde ve buradan da Âsi Irmağı vadisi boyunca Şam bölgesine kadar yaygındılar. Bozoklu Türkmenler içinde en mühimleri Bayat, Afşar, Beğdili ve Döğer boyuna mensup olan oymaklar yer almaktaydı. Üçoklar ise Amik Ovası'ndan güneye doğru, Lazkiye ve Trablusşam istikametinde Ensariye Dağları'nın batısında meskûn idiler. Bunların en meşhurları Yüreğir, Yıva, Kınık, Bayındır, Salur ve Eymür boylarına bağlı oymaklardı. Kaynaklarda Suriye'nin kuzeyinde oturan Türkmenlere “Haleb Türkmenleri”, güneyinde oturanlarına ise “Şamlı Türkmenleri” denmektedir. 1516’dan sonra Osmanlı Devleti’ne geçmiş ve bölge 1918 yılına kadar kesintisiz olarak 402 yıl boyunca Türklerin hâkimiyeti altında kalmıştır. Bu dönemde Suriye’de Türkmen yerleşimi artarak devam etmiş ve bölgede önemli bir Türk nüfusu oluşmuştur. XVII. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu'nun Anadolu bölümünde, Celâli hareketlerinin gelişmeğe başlaması üzerine, birçok köy ve kasabalar, harabe haline gelmişti. Aynı şekilde Halep’in kuzeyindeki Azez, Bab ve Münbiç'e bağlı bazı köyler ile Urfa vilâyetinin güneyindeki Harran ve Culab Havzası ile Fırat Irmağı'na dökülen Belih Irmağı boyu ve Fırat boyundaki Balis ve Rakika bölgeleri yer yer bu tahribattan zarar görmüştür. XVII. asrın ortalarında Arabistan'ın Necid bölgesinden gelen Şamımar Arab aşireti, Suriye çölüne hâkim olduktan sonra, kuzey Suriye'deki Türkmen köylerine de baskınlarda bulunarak tahribat yapmağa başladılar. Halep hattının kuzeyinde kalan Azez, Bab, Münbiç ve Harran'a bağlı birçok Türkmen köyü ile bilhassa Fırat boyundaki Balis bölgesi, Urfa'nın güneyindeki Culab Havzası ve Fırat'a dökülen Belih Irmağı boyundaki Türkmen köyleri yer yer bu mücadeleler neticesinde tahribata uğramıştı. Bu durum üzerine XVII. yüzyılın sonlarında, nüfusu yer yer eksilen bu bölgeye, kuzeye çıkmış olan Haleb'li Türkmenleri'nden bir kısım oymaklar ile Yeni-il Türkmenlerine bağlı bütün Beğdili obaları ve Boz-Ulus Türkmenlerinden bazı topluluklar Harran ve Akça-Kale'den itibaren güneye doğru Culab ve Belih Irmakları boyunca Rakka'ya kadar iskân olundular. Bu meyanda, Sivas ve Amasya bölgesinde oturan Ulu-Yörük cemaatından iI-Beğli Oymağı Mümbiç Merkez olmak üzere, bütün çevre köylerine ve Kilis istikametinde yerleştirildiler. il-Beğliler'in bir kısmı ise Amasya tarafında kalmıştı. Sivas-Malatya arasındaki Yeni-il Türkmenlerine bağlı bütün Beğdili obaları ve Boz Ulus Türkmenleri'nden bazı topluluklar Harran ve Akça-Kale'den itibaren güneye doğru Culab ve Belih Irmakları boyunca Rakka'ya kadar iskân olundular. Sivas ve Amasya bölgesinde oturan Ulu-Yörük cemaatından iI-Beğli Oymağı, Mümbiç merkez olmak üzere, bütün çevre köylerine ve Kilis istikametinde yerleştirildiler. İl-Beğliler'in bir kısmı ise Amasya tarafında kalmıştı. Sivas Malatya arasındaki Yeni-il Türkmenleri'nden Beğdili'ye bağlı oymaklardan başka Akça-Koyunlu, Musacalı (Musa-Hacılı),Ceritler'in bir kolu olan Barak Oymağı, İmanlı Afşar'ı, Çimeli Oymağı, Karkın ve Vepni boylarına bağlı bazı topluluklar ile Boz-UIus'dan izzeddinli, Köçekli, İnallı, Acurlu, Hamza-Hacılı, Ak-Başlı, Kızıl-Koyunlu ve Kırıntılı oymakları iskâna tabi tutulanlar meyanındadır. Yalnız Rakka ve Balis ile Belih'in Fırat'a katıldığı bölgeler, çöl ikliminin hâkim olduğu, sıcak ve kurak rüzgârların kavurduğu sahalar olduğu için Türkmenlerin yerleşmesine uygun değildi. Aynı zamanda çöle hâkim olan Suriye tarafındaki Anezeler ve Irak tarafındaki Şammarlar ile de devamlı surette mücadele etmek mecburiyetinde kalıyorlardı. Dolayısıyla Rakka bölgesindeki bu Türkmenler, ağır ağır kuzeye hicret ederek, Azez, Bab, Münbiç, Carablus, Çobanbeğ ve Gaziantep'in güneyinde oturan diğer Türkmen kardeşlerinin yanına iltihak ettiler. Zira bu bölge, deniz seviyesinden yüksek, yayla mesafesinde olan ve Türk hayat şartlarına elverişli karakterdeki, Gaziantep ovasının Halep’e kadar uzanan devamı mahiyetindeki yerlerdi. Yani çöl ikliminin tesiri dışındaki sahalardı. Bu şekilde devam eden hareket neticesinde XIX. yüzyılda Rakka bölgesi, yerleştirilen Türkmenler’ in terk ettiği bir saha durumuna gelmişti. Bunun üzerine bu yüzyılın ikinci yarısında Toroslar üzerinde ve Uzunyayla'da oturan Afşar oymakları, buralara zorla iskân edilmişlerse de halen Afşarlar arasında acı hatıralar halinde nakledilen destan? Parçalardan anlaşıldığına göre; yayla havzasına alışkın olan bu oymaklar, alışkın olmadıkları çöl ikliminden ve hastalıklardan nüfus kırılmasına duçar kalmışlardı. Netice onlar da bir önceki Türkmen oymakları gibi daha kuzeye göçerek, Münbiç'e bağlı Afşar Bucağı çevresine yerleştiler.[1] Günümüzde Suriye Türkmenleri özellikle Şam, Lazkiye, Hama, Humus, Halep ve Rakka kentlerinde ve köylerinde bulunmaktadır. Şam bölgesinde yaşayanlara Şam Türkmeni denirken, Halep ve Rakka bölgesindekilere Halep veya Culab Türkmeni, Lazkiye Türkmenlerine Bayır-Bucak Türkmeni denmektedir. Ülkenin diğer toplulukları tarafından “Türkmenler” olarak adlandırılmaktadırlar Suriye Arap Cumhuriyeti'nde sadece Ermeniler azınlık kabul edildiğinden nüfus sayımlarında milliyetleri ile sayılmazlar ve bu nedenle sayıları hakkında kesin bilgi yoktur. Fransızların 1925 sayımı hariç nüfus sayımlarında etnik köken sorulmadı. O tarihte yapılan sayımda yaklaşık 2 milyonu bulan Suriye nüfusu içinde Türkmenlerin oranı yüzde 2 olarak belirlenmişti. Bütün veriler analiz edildiğinde 200.000 ilâ 3.500.000 arasında farklı tahminler verilmektedir. Orsam ’ın 2011 tarihli araştırmasında Suriye’de Türkçe konuşan Türkmen sayısı yaklaşık bir buçuk milyon, Türkçeyi unutmuş Türkmenlerle beraber sayılarının 3,5 milyon civarında olduğu belirtilmektedir.[2] Türkmenlerinin kendi verilerinden yola çıkarak Suriye’de 1.5-2 milyon arasında olduğunu söyleyebiliriz. Suriye krizi başladığında nüfusun yaklaşık 23 milyon olduğu biliniyordu. Net bilgi olmamakla beraber farklı araştırmalarda Türkmenlerin 1.5 ila 3 milyon civarında olduğu görülüyor. Suriye Ulusal Türkmenler Meclisi 3 ila 3.5 milyon civarında olduğunu söylüyor. Bu rakama Araplaşmış veya Kürtleşmiş Türkmenler de dâhil. Çalışmalarımıza göre Suriye Türkmenlerinin yaklaşık. Suriye’de büyük gruplar halinde yaşayan Türkmenler, millî benliklerini koruyabildikleri halde küçük gruplar halinde yaşayanlar önemli ölçüde Araplaşmıştır. Suriye’de etnik kökene göre yapılmış güncel bir sayım söz konusu değil. Ancak geçmişte yapılan çalışmalarda verilen rakamlardan günümüze kestirim yaparak ve Suriye Köy ve kasabalarda yaşamaya devam eden Türkmenler kendi aralarında Türkçe konuşmayı sürdürür. Şive ve edebiyatları bakımından Türkiye’nin bir uzantısı gibidir. Halep. Kilis ve Gaziantep’in karşısında yaklaşık 110 km’lik bir şeritteki köylere dağılmış vaziyette. Halep kırsalında yaklaşık 142 Türkmen köyü var. İkinci kalabalık bölge Hama- Humus-Tartus hattı. Bu alanda 80’e yakın Türkmen yerleşim yeri bulunuyor. Rakka bölgesinde de 20 civarında Türkmen yerleşimi var. Arap-Türk karışık olduğu için tam olarak Türkmen köyü denilemiyor. İsrail işgali altındaki Golan’da 25’e yakın köyde Türkmen ya da Araplaşmış Türkmen yaşıyor. Başkent Şam’da sadece Türklerin yaşadığı bir mahalle (Hayyü’l-Etrak) var. Suriye’de konuşulan ağız, Hatay bölgesinde konuşulan Türkmen ağızlarının bir devamı niteliğindedir. Hama ve Humus Türkmenlerinin şivesi eski Osmanlı diline son derece yakındır.
[1] Mustafa Kafalı Töre dergisi (Şubat 1973) 21. sayısında yayımlanan “Suriye Türkleri-I” makale
[2] Suriye'de Değişimin Ortaya Çıkardığı Toplum: Suriye Türkmenleri Orsam. org.tr web sitesi Rapor No:14, Kasım 2011, Erişim tarihi:21 Kasım 2015" (PDF). 5 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 21 Kasım 2015.