FALCI KADIN

Oturdu, gözlerinde korkuyla
Düşünceye daldı çevrilmiş fincanımla
Dedi ki:
Oğlum, sakın üzülme
Aşka mahkûm edildin diye!
Şehit olarak öldü ey oğul,
Sevgilinin yolunda her kim öldüyse!


Fincanın korkulu bir dünyadır,
Hayatınsa seyahat ve savaşlar…
Çok seveceksin oğlum,
Çokça da öleceksin!
Âşık olacaksın yeryüzünün tüm kadınlarına
Ve geriye, mağlup bir kral gibi döneceksin.


Ant olsun ömrüne ki bir kadın var oğul!
Suphanallah, o ne gözler!
Ağzı resmedilmiş bir salkım gibi
Gülüşüyse, musiki ve güller


Ancak yağmurla doludur senin göğün
Ve tıkanmıştır, çıkmazdır yolun.
Yüreğinin aşkıysa ey oğul,
Uyur bir sarayda ki korunaklı
Ve bu saray çok da büyüktür oğul!
Köpek ve muhafızlar onu korur
Gönlünün sultanıysa uyur.
Kim girerse odasına kaybolur.
Her kim tutmak ister de elini
Yaklaşırsa çitine bahçesinin, yok olur!
Kim çözerse saçının örgüsünü
Ey oğul
Yok olur, yok olur!


O kadar fal baktım, bir o kadar da yıldız falı
Ne ki ben, görmedim asla
Seninkine benzeyen
Ve bilmedim hiçbir hüzün
Seninkiyle benzeşen
Kaderindir yürümek ebediyen
Aşkta, hançerin hemen ağzında
Ve bir başına kalacaksın sedefler gibi
Hüzünle ayakta duracaksın bir söğüt gibi
Kaderindir gitmek ebediyen
Aşk denizinde yelkensiz
Seveceksin milyonlarca kez
Ve devrik bir kral gibi döneceksin.
Nizâr Kabbânî:

Soner Akdağ