Alınlar Terlemeli
Mehmet Akif Ersoy


Cihan altüst olurken, seyre baktın, öyle durdun da,

Bugün bir serserî, bir derbedersin kendi yurdunda!

Hayat elbette hakkın, lâkin ettir haykırıp ihkâk;

Sağırdır kubbeler, bir ses duyar: Da’vâ-yı istihkâk.

Bu milyarlarca da’vâdan ki inler dağlar, enginler;

Oturmuş, ağlayan âvâre bir mazlûmu kim dinler?

Emeklerken, sabî tavrıyle, topraklarda sen hâlâ,

Beşer doğrulmuş, etmiş, bir de baktın, cevvi istîlâ!

Yanar dağlar uçurmuş, gezdirir beyninde dünyânın;

Cehennemler batırmış, yüzdürür kalbinde deryânın;

Eşer a’mâkı, izler keşfeder edvâr-ı hilkatten;

Deşer âfâkı, bir şeyler sezer esrâr-ı kudretten;

Zemin mahkûmu olmuştur, zaman mahkûmu olmakta;

O, heyhât, istiyor hâkim kesilmek bu’d-i mutlakta!


Tabîat bin çelik bâzûya sahipken, cılız bir kol,

Ne kâhir saltanat sürmekte, gel bir bak da, hayrân ol!

Hayır, bir kol değil, binlerce, milyonlarca kollardır,

Yek-âheng olmuş, işler, çünkü birleşmekte muztardır:

Bugün ferdî mesâînin nedir mahsûlü? Hep hüsran;

Birer beyhûde yaştır damlayan tek tek alınlardan!

Cihan artık değişmiş, infirâdın var mı imkânı,

Göçüp ma’mûrelerden boylasan hattâ beyâbânı?..

Yaşanmaz böyle tek tek, devr-i hâzır: Devr-i cem’iyyet.

Gebermek istemezsen, yoksa izmihlâl için niyyet,

“Şu vahdet târumâr olsun!” deyip saldırma İslâm’a;

Uzaklaşsan da îmandan, cemâ’atten uzaklaşma.