Maraş’ın Fedakar Ruhu: Eczacı Lütfi Köker
Peren Birsaygılı Mut

Ezcacı Lütfi savaş bittiğinde 28 yaşındaydı. Asıl mücadele şimdi başlıyordu. Anadolu işgal edilmeye başlanmıştı çünkü

Sadece Maraş değil, vatanın her karış toprağı namusu olarak görüyordu Eczcı Lütfi


15 Ekim 1919.

O gün, şehirdeki yaklaşık 500 senelik Ulu Camii’nin önünde toplanan Maraş halkı için tarihi bir andı. Mondros Ateşkes Anlaşmasının imzalanmasıyla iyice cesaret bulan Ermeni çeteler, bir süredir saklandıkları dağlardan inmeye başlamış, Fransızlardan aldıkları büyük desteğin de verdiği rahatlıkla, Maraş, Antep, Adana gibi şehirlerde katliam hazırlıklarına başlamışlardı. Öte yandan, İngilizler ve Fransızlar aralarında bir anlaşma yapmış; İngiltere, Musul petrolleri karşılığında bölgeyi Fransa’ya bırakarak çekilme kararı almıştı. Burada bir Ermeni devleti kurulması için gereken tüm şartlar hazırdı yani. Ancak hesaba katmadıkları bir şey vardı; Maraş halkının namus bildiği toprakları koruma konusundaki büyük kararlığı. Gerekirse ölünecekti ancak düşmana teslim olunmayacaktı.

Bu atmosfer içerisinde toplanan halkın içerisinde en ön saflarda genç bir adam duruyordu. Müftülüzade Ali Rıza Efendi ile Bayazıtzade Kerim Bey’in kızı Asiye Sadiye Hanım’ın oğulları olan Lütfi ismindeki bu genç, Eczacılık Fakültesi’ni bitirdikten sonra, 1909 senesinde çok sevdiği memleketi Maraş’a dönerek, şehrin ilk eczanesini açmıştı.  Ancak Fransız İhtilali ile yayılan milliyetçilik dalgası, en çok da Osmanlı’yı etkilemiş ve devlet bir yandan ayrılıkçı gruplarla uğraşırken, öte yandan topraklarına göz diken sömürgeci devletlerle pek çok cephede karşı karşıya gelmeye başlamıştı. Ve Eczacı Lütfi de tıpkı binlerce Anadolu evladı gibi bu cephelerden birine koşmuştu. Toros Dağları arasında, Maraş’ın kuzeyinde yer alan Zeytun bölgesinde birinci mülazım olarak görev yapacaktı.

1.Dünya Savaşı’nın son bulmasıyla terhis edilenler arasında o da vardı. Savaş bittiğinde 28 yaşındaydı. Ancak asıl mücadele şimdi başlıyordu. Zira kadim Anadolu toprakları işgal edilmeye başlanmıştı ve Maraş da bu yerlerin başında geliyordu. 1919 yılının Şubat ayında başlayan ve 8 ay süren İngiliz işgalinin ardından, bu kez Fransızlar şehre girmişti.

İşte Ulu Camii önünde bu yüzden toplanmışlardı o gün. Eczacı Lütfi, kendisinden 8 yaş büyük olan abisi ve can yoldaşı Doktor Mustafa ile yan yana duruyordu bu öfkeli kalabalığın en önünde. Önce Ermeni çetelerin; Adana, Osmaniye ve Haruniye’deki  katliamlarını anlatmışlardı halka. Hepsinin canı, malı ve namusu tehlike altındaydı. İki kardeş, bu gösterinin ardından zaman kaybetmeden direnişi örgütlemek için Elbistan’a gideceklerdi. Bir yandan diğer şehirlerle irtibat kuruyor ve güçlerini birleştirmeye çalışıyorlardı. Maraş-Elbistan arasındaki yaklaşık 150 km’lik mesafede gönüllülerden oluşan çeteler oluşturarak başlamışlardı işe.

1920 senesinde abisi Doktor Mustafa’nın şehit edilmesiyle büyük bir kayıp yaşayacaktı Eczacı Lütfi. Elbistan Anadolu Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşunda birlikte yer almışlardı abisiyle. Bütün Maraş’ta anında duyulmuştu kahraman Doktor Mustafa’nın şehadet haberi. Ancak acısını onurla sırtlanacak ve daha da büyük bir kararlılıkla devam edecekti yoluna. Sadece Maraş değil, vatanın her karış toprağı namusuydu onun.

Maraş’ın düşman işgalinden kurtuluşuna kadar devam eden büyük mücadelesinde pek çok durağı oldu Eczacı Lütfi’nin. Antep, Osmaniye, Yarbaşı, Sarılar, Karalar, Haruniye cephelerinde yer aldı. O, pes etmenin ya da teslim olmanın ne demek olduğunu bilmeyen bir neslin evladıydı. Sahip olduğu herşeyi geride bırakarak, sayısız kere ölümden dönmesine rağmen korkusuzca mücadele etmişti. İnançtı onu ayakta tutan.

Cumhuriyet’in kurulmasının ardından Elbistan Kaymakam Vekilliği, Maraş Belediye Başkanlığı, Ticaret Odası, Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Türk Hava Kurumu başkanlıkları gibi önemli görevlerde bulunan ve 9 Aralık 1965 günü vefat eden Eczacı Lütfi Köker, Maraş şehrine ruhunu veren gerçek bir kahramandı. Hayırla yâd ediyoruz.