Kültürel Diplomasi Ekseninde Türk Dizilerinin Sunduğu Fırsatlar ve Tehditler
Doç. Dr. Oğuz Göksu / Gaziantep Üniversitesi
Kültürel diplomasiye uygun biçimde dünyanın dört bir yanına ihraç edilen Türk dizileri hem Türkiye hem de Türk toplumu hakkında büyük ilgi uyandırıyor
Türk dizileri yayınlandığı ülkelerde gündelik hayatın bir parçası haline gelmeye başladı
Köklü geçmişimizi Türk dizileriyle dünyaya ulaştırarak kültür aktarımına çok büyük katkı sunuyoruz
Türk dizileri Türkiye’nin uluslararası alandaki görünürlüğünü artırmaktadır. Kültürün geçişkenliğine çok büyük katkılar sağlamaktadır. Bir yumuşak güç unsuru olarak Türk dizileri, Türkiye'yi cazip kılmakta ve merak edilen ülke konumuna yükseltmektedir. Bu etki doğrudan Türkiye'nin turizm potansiyeline yansımaktadır. Türk dizileri, dizi-film yapımcılarının başarısı ve girişimciliği ile dünyaya açılmış ve farklı kamuoylarında Türkiye'nin cazibesini artırmıştır. Kültürel diplomasi perspektifine uygun biçimde hükümet dışı bir uygulama olarak Türk dizileri dünyanın dört bir yanına ihraç edilmektedir. Sivil bir gelişme olarak Türk dizileri yurt dışında, Türkiye ve Türk toplumu hakkında ilgi uyandırmaktadır.
Kültürel diplomasi, sosyal değişim ve dönüşümün de tetikleyicisi olarak görülmektedir. Bu diplomasi yaklaşımı ülkelerin itibarının artmasına, pozitif algı yönetimine ve ülke tanıtımına zemin hazırlamaktadır. Kültürel diplomasi günümüz dünyasında bir çeşit ikna endüstrisi gibi çalışmaktadır.
Türk dizileri yayınlandığı ülkelerde gündelik hayatın bir parçası haline gelmeye başlamıştır. Bununla birlikte Türk kültürünün farklı unsurlarını da tanıtmaktadır. Kültürel etmenler birçok ülkeye diziler yoluyla yayılmakta ve yabancı halkların bu değerleri doğrudan ve dolaylı şekilde öğrenmesine zemin hazırlamaktadır. Yabancı kamuoylarında ilgi çeken Türk dizileri kendi izleyici ve hayran kitlelerini de oluşturmaktadır. İzleyiciler yakından takip ettikleri dizi karakterlerine büyük ilgi göstermekte ve onların yaşam tarzlarını, ülkelerini ve kültürlerini öğrenmeye çalışmaktadırlar. Diziler, Türk kamu diplomasisi için çok önemli bir konuma yükselmiş ancak oldukça geç kullanılmaya başlanmış bir yumuşak güç unsurudur. Türkiye'nin kendisini aracısız olarak uluslararası topluma ve yabancı kamuoylarına aktardığı diziler, içeriğin tamamen Türkiye tarafından kontrol edildiği enstrümanlar olarak kültürel diplomasi ekseninde stratejik bir değere sahiptir. Kültürel, tarihsel, dinsel ve dilsel anlamda Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu coğrafyasındaki ülkelerle ortak değerlere ve kodlara sahip Türkiye, kamu diplomasisi politikalarında bu bölgelerde yaşayan halklara yönelik faaliyetler gerçekleştirmektedir. Böylece Türkiye kendi kültür politikalarını yabancı halklara anlatma fırsatı yakalamaktadır. Gençlerin çok daha yoğun kullandığı dijital mecralarda da Türkiye’nin kültürel mesajları dizi ve filmler sayesinde dolaşıma girmektedir. Ayrıca gençlerin hayran olduğu dizi karakterlerini sosyal medya hesaplarından takip etmeleri bu karakterlerin yaşam biçimlerini de öğrenmelerini sağlamaktadır.
Kültürel diplomasi bağlamında TRT’nin uluslararası kanalları, Yunus Emre Enstitüsü (YEE), Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) kadar diziler de önemli bir işlev görmektedir. Dizilerin kültürel bir etki alanı oluşturduğu söylenebilir. Türk yaşam tarzının da ihraç edilmesi için çok daha planlı eylemler yapılması ve bir koordinatörlük garantörlüğünde dizilerin üretilmesi ve yayılması gerekir. Farklı dizilerde birbirinden çok değişik Türk yaşam tarzları sunulduğu için bu noktada bir bütünlük yoktur. Bu durum aynı zamanda Türkiye adına bir dezavantajdır. 2000’li yılların başında üretilen dizilerin yapım sürecinde ihraç edileceğinin planlanmaması bu dizilerin bir kültürel diplomasi aracı olarak konumlandırılmasında bazı sorunlar ortaya çıkarmıştır. Dizilerde birbirinden çok farklı şekilde sunulan yaşam biçimlerinin Türkiye’yi tanımayan ya da az tanıyan kişilerin algıların karışmasına neden olabileceği söylenebilir. Diğer yandan diziler yabancıların Türkiye ile diyalog kurmasını sağlamıştır. Bu dizilerde hikâyeler paylaşılmakta ve farklı coğrafyalarda yaşayan insanların evlerine girerek kendi fikirlerinizi aktarma şansı elde edilmektedir. Diziler kesinlikle bir kültür emperyalizmi aracı olarak algılanmamalıdır. Çünkü bu amaçla üretilmemişlerdir. Ayrıca Türkiye’nin estetik anlayışı da bu dizilerle sunulmakta; İstanbul, Nevşehir, Gaziantep ve Mardin gibi şehirlerin markalaşmasına da katkı sağlandığı görülmektedir.
Kendi kültürünü ve ideolojisini hem kendi insanına hem de diğer ülke insanlarına sevdirme, hayranlık uyandırma, gündem yaratma ve algıları yönlendirme konusunda sinemayı bir yumuşak güç unsuru olarak kullanan en önemli ülkelerden birisinin ABD olduğu söylenebilir. Ancak ABD’nin dizi-film endüstrisine yaklaşımı kültür emperyalizminin bir uzantısı olarak değerlendirilmektedir.
Türkiye, uluslararası düzeyde imajını restore etmek için küresel algıları değiştirmeyi hedeflemelidir. Bunun için dizilerin tasarlayacağı ya da değiştireceği imaj büyük önem taşımaktadır. Türkiye ‘yeni hikâyesi’ni dünyaya anlatma sürecinde iletişim enstrümanlarını geliştirirken diziler üzerinden dünyaya vereceği mesajlara çok dikkat etmelidir. Yanlış veya eksik algıların oluşmasına sebep olacak diziler Türkiye’nin kültürel değerlerinin yozlaştığı ve özüne yabancılaştığı şeklinde algıların oluşmasına neden olabilir. Türkiye, bazı dizilerde küresel bir mesaj verirken bazı dizilerde bölgesel mesajlara odaklanmalıdır. Coğrafik anlamda bölgelere göre farklı televizyon dizilerini yumuşak güç unsuru olarak ön plana çıkarmalıdır. Payitaht Abdülhamid, Alparslan Büyük Selçuklu, Kuruluş Osman, Diriliş Ertuğrul gibi diziler Türkiye’nin tarihsel arka planını, medeniyetlere ev sahipliği yapması sonucunda oluşan kültürel değerlerini ve turizm potansiyelini dünya kamuoyuna sunmasında işlevsel bir fırsat taşımaktadır.
Türk dizileri ile “Kültürel İktidarı” sağlamak, Batı’nın kültürel dayatmalarına ve medya mesajlarına karşı dilsel, tarihsel ve kültürel mirasımızı ihya ederek tüm kitle iletişim araçlarıyla ortak medeniyetimizi gelecek nesillere aktarmayı hedeflemeliyiz. Negatif imaj transferi bağlamında başta Batı merkezli siyaset ve medya perspektifiyle doğrudan ya da sübliminal yolla zihnimize işlenen imajların sahte gerçeklikler olduğunu, hinterlandımızda bulunan tüm ülkelere ve toplumlara Türk dizileri ile anlatmalı ve kültür aktarımına hız vermeliyiz.
Uluslararası siyasette Türkiye kendi tanımlarını kendisi üretiyor, bizi belli kalıplara sokmak isteyenlere karşı, argümanlarımızı tüm iletişim yöntem ve tekniklerini kullanarak yabancı kamuoylarına aktarıyoruz. Bu noktada kültürel diplomasi ülkemizin en önemli iletişim enstrümanıdır.
Eğlence ağırlıklı medya alanda da küresel rekabeti domine edecek düzeyde ve kalitede yapımlara, dizi, film ve içeriklere sahibiz. Türk dizileri 150’yi aşkın ülkede 700 milyondan fazla izleyiciye ulaşmış durumda. Türkiye, ABD’den sonra en fazla dizi film ihraç eden ülke konumunda. Türk dizilerinin ihracatından 500 milyon doların üzerinde gelir elde edildi ve 2023 hedefimiz 1 milyar dolar. Köklü geçmişimizi Türk dizileriyle dünyanın dört bir tarafından ulaştırarak kültür aktarımına çok büyük katkı sunuyoruz. Ayrıca diziler Türk Dünyasında da yayınlanıyor ve ortak değerlerimizi, kültürel kodlarımızı, tarihi unsurlarımızı yeniden hatırlamamızı sağlarken, güçlü geleceği birlikte inşa edeceğimize dair inancımızı perçinliyor.
Türkiye kendi öz hikâyesini dünya kamuoylarına dizi ve filmlerimizle aktarıyor, yabancı kamuoylarıyla duygusal bağ inşa ediyor. Ayrıca dizi ve filmlerimiz özellikle Balkanlar’dan Orta Doğu’ya kadar dünyanın pek çok ülkesinde güzel Türkçemize olan ilgiyi de her geçen gün artırıyor. Diğer yandan dizilerimiz sayesinde diplomatik anlamda aşamadığımız birtakım duvarları ve engelleri yabancı kamuoylarının kalbine girerek aşıyor, kalıp yargıları yıkıyor ve halklar arasındaki diyaloğu güçlendiriyor.
Bir ülkenin kamu diplomasisiyle diğer toplumlara seslenmesinde o ülkelerle olan kültürel yakınlık son derece kıymetlidir. Türk dizileri, Türkiye’nin kültür ihracatçısıdır. Bu dizilerle seslenilen yabancı halkların kendilerine yönelik sembol, mesaj ya da imgeleri bu perspektif içinde yakaladıkları anlaşılmaktadır. Böylece kültürel etkiletişimin daha kolay olacağı söylenebilir. Dizi yıldızları, kültürel diplomasinin sözcüsü ve kültür aktarıcısı olarak değerlendirilmektedir. Dizi yıldızlarını rol model alan genç kitlelere bu seçkin isimler üzerinden iletilecek mesajların kültür aktarımında çok daha etkili olabileceği öngörülebilir. Dizilerin farklı konulara temas etmesi, tarihi ögeler barındırması, açık havada farklı formatlarla çekilmesi gibi özelliklerinden dolayı izleyicinin haz aldığı bir konumdadır. Dizilerin yurt içinde reytinglerde başarı yakalaması ihracat sürecini de hızlandırmıştır. Ülkemizde oldukça fazla ses getiren dizilerin ihraç edilmesi Türkiye’ye hem ekonomik gelir sağlamakta hem de kültürel değerlerinin tanıtılmasına hız kazandırmaktadır.
Genelde tüm dünyaya, özelde ise Batı kamuoylarına açık ve örtük şekilde diziler üzerinden kültürel mesajlar verilmeye devam edilmelidir. Diziler Türkiye'nin dünyaya açılan yüzü olarak değerlendirilebilir. Bu şekilde Türkiye ile ilgili yabancı medya organlarındaki dezenformasyonun da önüne geçilerek yanlış algıların ve olumsuz imajların pekişmesine engel olunabilir.