Kudüs’ten Kahramanmaraş’a Selamlar
Halil Assali


2 sene önce Eylül ayının sonlarında, güzel bir sonbahar gününde gittiğim Maraş’a yani yazarların, şairlerin, asaletin ve gururun şehri Kahramanmaraş’a, orada tanıştığım dostlarımın yanında olmak için gidebilmeyi çok isterdim şimdi. Ancak maalesef yapamadım çünkü Kudüs, aslında bir kalp atışı kadar yakın olmasına rağmen Kahramanmaraş’tan binlerce kilometre uzaktaydı. Arapça öğretmeni ve tercüman olan ve orada yaşayan bir arkadaşıma, durumunu öğrenmek ve Türkiye’nin güneyindeki şehirlerin başına gelen büyük felakette yanında olduğumu söylemek için mesaj atmakla yetinmek zorunda kaldım.

Mescid-i Aksa yakınlarındaki evimizden bile hissettiğimiz deprem yıkıcıydı. Karın dondurucu kokusuna karışan yıkım kokusu, her köşeye ve her taşın altına yayılan ölüm, çıplak elleriyle molozları kaldırarak yaşam belirtisi arayanların umudu ve dillerden yayılan dualar birbirine karışıyordu. Elhamdüllillah, Allahuekber…

O saatlerden bu yana Kudüs’teki ailemin üyeleri, Türkçeleri zayıf olmasına rağmen sürekli Türk televizyonlarını takip ediyor ve en azından ekran aracılığıyla kardeşleri ve arkadaşlarının yanında olmak istiyor.

Bu durum sadece benim ailem için geçerli değil. Kudüs sakinlerinin büyük çoğunluğunun tüm günlük konuşmaları, bu korkunç deprem ve Türkiye'nin güneyinden ve Suriye'nin kuzeyinden gelen kalplere dokunan insan hikayelerine dair. Mescid-i Aksa’dan yükselen dualar,  yaralılara acil şifalar, kurbanlara rahmet dilekleriyle son buluyor.

Arkadaşım, öğretmen ve Arapça tercüman Arif, kendisinin iyi olduğunu, Allah'a hamdolsun, depremin kendisini veya ailesini etkilemeyeceğini söylüyor. Ancak bu deprem, onun aracılığıyla tanıdığım, şehrine olan sevgisini ve Maraşlı olmaktan ne kadar gurur duyduğunu

Kudüs şairi ve Kahramanmaraş'ın oğlu yazar ve şair "Nuri Pakdil" için düzenlenen anma törenine katılmak üzere oğlumun üniversitede okuduğu Kayseri’den çıkarak Kahramanmaraş'a yaptığım ilk resmi ziyaretimi hatırlıyorum. Kudüs’e geldiği zaman Nuri Pakdil ile Arap basını adına ilk ve tek röportajı yapan Filistinli gazeteci de bendim. Orada iken sahnede, aslen Suriyeli olan tercüman arkadaşım Arif’e dönerek kendimi o şehre ait hissettiğimi söylemiştim.

Kahramanmaraş'ta Türk edebiyatı ve kültüründe büyük rolleri olan ve derin izler bırakan şair ve yazarları tanımıştım.Umarım bir gün hakkını vererek Arap okurlarını onlarla tanıştırırım. Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayezid, Rasim Özdenören, Mehmet Akif İnan, Nuri Pakdil, Abdülrahim Karakoç, Sezai Karakoç ve hocaları Necip Fazıl.

Kahramanmaraş sokaklarında yürüdüğünüzde, bu şairlerin, yazarların mısralarını ve yazılarını hisseder ve çarşıda şair Erdem Bayezid ile buluştuğunuzu hissedersiniz adeta. Bir sokağın başında karşınıza çıkacak olan Nuri Pakdil ile sohbet eden Cahit Zarifoğlu’nu, okul kapısının önünde hocaları Necip Fazıl ve Sezai Karakoç ile konuşan Rasim Özdenören’i görürsünüz. Yanında Mehmed Akif İnan ve Abdurrahim Karakoç da vardır. 

Ah Kahramanmaraş, ne kadar güzel ve huzurluydun. Oradaki dağları aşarak, en azından bir kere olsun seni ziyaret ettiğim için öyle şanslıyım ki.

Kudüs şimdi Türkiye’nin güneyi ve Kuzey Suriye için ağlıyor, ey Kahramanmaraş. Siz yalnız olmadığınızı bilin diye Kudüs şehrinin mukaddes ruhunu yolluyoruz semâlarınıza. Ve en içten sevgi ve dayanışma duygularımızı gönderiyoruz sizlere.