KAYBOLAN TARİHİN PEŞİNDE
MEHMET DİLBAZ

Burada bulunan askerler, 1917 yılında “Milli Beraberlik” vurgusunu öne çıkarmak amacıyla kalenin önündeki alanda dizi oluşturarak “Vatan” yazmışlardır.

Osmanlı İmparatorluğu da dünyadaki bu teknolojik gelişmelere kayıtsız kalmamış ve 1871 yılında İstanbul’da ilk atlı tramvay sistemini kurmuştur.


Mevlevilik Tarikatı, Türk Tasavvufunun 13. yüzyıldaki büyük alimlerinden olan Mevlânâ Celâleddin Rûmî’nin vefatı sonrasında, onun tasavvufî görüşleri doğrultusunda kurulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun genişlemede zirveye ulaştığı 16. yüzyılda Atina’dan Macaristan Peç’e, Kırım’dan Mekke’ye kadar olan İmparatorluk topraklarında çok sayıda Mevlevihane açılmıştır. Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sonrasında Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına dâhil edilen Suriye’de, Şam ve Humus’la birlikte 1530 yılında yukarıdaki fotoğrafta gözüken Mevlevihane, Halep şehrinde açılmıştır. 1925 yılında Türkiye’de Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu ile birlikte Türkiye’de postnişin olan Muhammet Bâkır Çelebi, “Çelebilik” mâkamını Halep’e taşımış ve böylece Mevleviliğin yeni âsitânesi “Halep Mevlevihanesi” olmuştur. Fotoğrafta görünen yapı günümüzde “Monlahâne Camii” olarak kullanılmaktadır.

1516 yılında Yavuz Sultan Selim komutasındaki Osmanlı ordusunun Mercidabık Savaşı’nda Memlûk ordusunu yenilgiye uğratmasıyla beraber tüm Suriye ve Filistin toprakları Osmanlı sınırlarına dâhil edilmiştir. 17. yüzyılda yapılan idarî bölümlendirme ile Suriye’nin sekiz sancağından biri olan Halep, 1867 senesinde yeni bir yapılanma ile Osmanlı İmparatorluğu’nun bir vilayet merkezi olmuştur. Bu yapılanma ile Adana, Deyr-i Zor, Kozan, Maraş, Payas ve Urfa sancaklarının bağlı olduğu büyük bir vilayete dönüşen Halep, Osmanlı İmparatorluğu için stratejik olarak önemli bir mevkii haline gelmiştir. Askerî alanda daha da güçlendirilen Halep Şehri, I. Dünya Savaşı’nda Suriye ve Filistin cephesinde mühim bir mevkii olan Halep Kalesi’ne sahiptir. Burada bulunan askerler, 1917 yılında “Milli Beraberlik” vurgusunu öne çıkarmak amacıyla kalenin önündeki alanda dizi oluşturarak “Vatan” yazmışlardır.

Dünyanın modernleşme süreciyle birlikte şehirlerde ortaya çıkan toplu taşıma ihtiyacı, ulusları 19. yüzyıl başlarında farklı alternatifler aramaya itmiştir. 1807 yılında İngiltere’de kullanılmaya başlanan ilk demir raylı atlı tramvay, elektriğin üretimi ve kullanımının ucuzlamasıyla beraber yerini elektrikli tramvay sistemlerine bırakmıştır. Dünyada elektrikli tramvay sistemi ilk olarak 1875 yılında Saint Petersburg’da kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu da dünyadaki bu teknolojik gelişmelere kayıtsız kalmamış ve 1871 yılında İstanbul’da ilk atlı tramvay sistemini kurmuştur. Daha sonra Konya, Selanik, İzmir ve Bağdat ve Şam şehirlerinde kurulan atlı tramvaylar elektriğin yaygınlaşmasıyla birlikte yerini elektrikli sistemlere bırakmıştır. Yukarıda fotoğrafı görülen Şam elektrikli tramvay sisteminin kullanımına 1907 yılında başlanmış olup İmparatorluğun başkenti İstanbul elektrikli tramvaya ancak 1914 yılında kavuşmuştur.

İstanbul ile Hicaz bölgesi arasında ulaşımı kolaylaştırmak, hacıların güven ve konforlu bir şekilde hacca taşınmasını ve Arap coğrafyasının ekonomik anlamda kalkınmasını sağlamak için yapılması planlanan Hicaz Demiryolu projesi, 1900 yılında başlatılmıştır. Bu doğrultuda hattın başlangıç noktası olarak, güzergâh içerisindeki en önemli şehirlerden biri olan “Şam” seçilmiştir. Büyük bir kısmı halkın bağışlarından ve diğer kısmı ise devlet bütçesi ile 8 yıl gibi bir sürede tamamlanan Hicaz Demiryolu, Cennetmekân Sultan Abdülhamid Han’ın memlekete yapılacak olan yatırımlar konusundaki en büyük hayallerinden biri idi. Mevzubahis projeye hayli önem veren Sultan Abdülhamid Han, hattın başlangıç noktası olan Şam şehrindeki Merce meydanına, yukarıdaki fotoğrafta görülen anıtı diktirmiş, anıtın üzerine de kendi saltanatının sembolik yapılarından biri olan İstanbul Beşiktaş Yıldız’daki Hamidiye Camii’nin bir maketini koydurmuştur.