İstanbul’un fethi
Adnan Mamu


Şayet dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti belki de Konstantinopolis olurdu.

Sultan Yıldırım Bayezid Konstantinopolis şehrini dört kez kuşattı.

Ayasofya’ya giriş yapan Fatih Sultan Mehmet, burada ezan okunmasını emrederek şükür namazı kıldı.

Şayet dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti belki de Konstantinopolis olurdu. Böylesine önemli bir şehir olan Konstantinopolis, Asya ve Avrupa kıtalarını bir araya getiren, Boğaziçi ve Çanakkale boğazlarına nezaret eden coğrafi ve stratejik konumu ile ön plana çıkıyor.

Yunan lider Byzas, MÖ. 688'de Boğaz'ın Avrupa kıyısında bir Yunan yerleşimi kurmuştur. Burası miladi 4. yüzyıla kadar Bizans olarak biliniyordu. Büyük Konstantin MS. 313’te Hristiyanlığı benimsemesi ardından Bizans şehri yeniden inşa edilmiş, miladi 324 ila 330 dönemlerinde şehir genişletilmiştir. Yeni Roma olarak haline gelen Konstantinopolis, tarih boyunca birçok isimle anılmıştır: Byzantion, Augusta Antonina, İslambol ve İstanbul gibi…

Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve sellem), meşhur hadis-i şerifinde “İstanbul (Konstantiniyye) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden emîr ne güzel emirdir. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur” buyurmuştur. Böyle bir hadisin varlığı Müslümanları burayı fethetmeye teşvik etmiştir. Bu yöndeki ilk girişimler, miladi 673 yılında Osman bin Affan halife olduğu dönemde Suriye Valisi Muaviye bin Ebî Süfyân liderliğinde gerçekleşmiştir. Muaviye Konstantinopolis'i hem kara ordusu, hem de deniz donanması ile kuşatmış, ancak başarısız olmuştur.

Emeviler döneminde ise bu yönde iki farklı girişim kaydedildi. Muaviye miladi 672 yılında Süfyan bin Avf liderliğinde bir askeri sefer düzenledi. Orduda Abdullah bin Abbas, Abdullah bin Ömer, Abdullah bin ez-Zubeyr ve Ebu Eyyub el-Ensari gibi sahabeler de vardı. Ancak Konstantinopolis fethedilemedi. Bu uğurda şehit olan Ebu Eyyub el-Ensari, şehir surlarının yanına gömüldü.

Halife Süleyman bin Abdulmelik, kardeşi Mesleme bin Abdulmelik’i bin 800 gemiden oluşan bir donanma eşliğinde 80 bin savaşçıdan oluşan bir ordunun başına göndermiştir. Ancak bu donanma, Bizanslıların körfezi demir zincirlerle kapatması ve Müslüman gemileri Rum ateşi ile bombalaması dolayısıyla Haliç körfezine girememiştir. Ağustos 718'de Halife Ömer bin Abdulaziz, İslam ordusu ve filosunun Biladu’ş Şam’a çekilmesini emretmiştir.

Osmanlı dönemine gelecek olursak, Sultan Yıldırım Bayezid Konstantinopolis şehrini dört kez kuşattı. En şiddetli kuşatma, Sultan Bayezid’in boğazın Asya kıyısında Anadolu Hisarı Kalesi inşa ettirdiği 1395 yılında kaydedildi. Ancak 1396’da Tuna Nehri üzerinde Niğbolu Muharebesi’nde bir Avrupa ittifakıyla karşı karşıya gelen Bayezid, dolayısıyla Konstantinopolis üzerindeki kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı. 1399 ila 1401 yılları arasında Konstantinopolis’i dördüncü kez kuşatan Bayezid, 1336 ila 1405 yılları arasında Timur’un Doğu Anadolu taraflarında ortaya çıkmasıyla kuşatmayı yeniden kaldırarak Ankara Savaşı’nda Timur ile karşı karşıya gelmek için doğu yönünde yol aldı.

Murad'ın saltanatı sırasında, 1422 yılında Konstantinopolis'i fetih girişimde bulunuldu. Ancak II. Murad, kardeşi Mustafa'nın isyanına son vermek için kuşatmayı kaldırmak ve ordusunu Anadolu'ya yönlendirmek mecburiyetinde kaldı.

Şubat 1451’de babası II. Murad’ın ardından tahta geçen Fatih Sultan Mehmet, Konstantinopolis’i fethetmek için şu hazırlıklarda bulundu:

*1452’de Avrupa kıyısında Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı inşa ettirdi.  
*Havan toplarının dökümü için Macar asıllı mühendis Urban görevlendirildi.
*Fatih Sultan Mehmet, Mora despotları Dimitrios ve Thomas Paleologos’un Bizans İmparatoru XI. Konstantinos’a yardım etmelerini engellemek için Turahan Bey’i 1452 yılının Ekim ayında bir askeri tümenin başında Mora Yarımadası’na gönderdi.
*Fatih Sultan Mehmet, güçlerinden bir kısmını şehrin çevresini temizlemek için görevlendirdi. Şehrin kapılarına yakın köylerde oturanlar ise tahliye edildi.

1452 yazında İmparator XI. Konstantinos, yaklaşan tehlikede yardım istemek için Avrupa'ya büyükelçiler gönderdi, ancak verilen yanıtlar zayıftı. Papa V. Nicolaus, destek talebine olumlu yanıt vermek için Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birliğini şart koştu. Aralık 1452'de İmparator XI. Konstantinos, iki kilisenin birliğine onay verdi. Bu nedenle Ortodoks fanatikleri, XI. Konstantinos’a yoğun bir şekilde muhalefet etti. Bu birliğin ardından Venedik şehri 10, Papa ise 30 savaş gemisi gönderdi.

Konstantinopolis, yüksekliği 15 ila 17 metre arasında değişen Bizans surlarıyla çevrili haldeydi. Surların önünde ise 18 metre genişliğinde, 9 metre derinliğinde hendekler mevcuttu. Surların üç kapısı vardı: Edirne Kapı, Osmanlı zamanında Top Kapı adını alan Romanos Kapısı ve askeri kapı.

Fatih Sultan Mehmet, ordusunu üç kısma ayırmıştı: İshak ve Mahmud Paşa’ların komutasında Anadolu tarafında Marmara Denizi ile Topkapı arasını merkez alan sağ kanat. Karaca Paşa liderliğinde düzensiz gönüllülerin yer aldığı, Avrupa tarafından askerlerin bulunduğu sol kanat. Son olarak ise padişah önderliğinde Edirne Kapı ve Top Kapı arasında konuşlanan, yeniçerilerin bulunduğu merkez kol.

Padişah, Cenevizlilerin gözetlenmesi ve Konstantinopolis şehrine yardım etmelerinin engellenmesi için Galata’ya bakan dağlık tepelere Zağanos Paşa liderliğinde bir yedek birlik yerleştirdi.

1453 yılının Mart ayında, dökülen devasa toplar Edirne’den 60 öküzün kullanılmasıyla 200 asker eşliğinde Top Kapı’ya getirildi. Fatih Sultan Mehmet’in akıl hocası, aynı zamanda Konstantinopolis'in manevi fatihi sayılan Şam doğumlu Akşemsettin, Osmanlı ordusu askerlerine seslenerek onları Allah yolunda cihat etmeye ve şehadete yürümeye teşvik etti. Bunun üzerine yola çıkan askerler, şehrin limanlarını kontrol altına aldı. Böylece 5 Nisan’da kuşatma başlamış oldu.

Haliç’e gerilen zincirleri atlatmak için bir yol arayan Fatih Sultan Mehmet, gemileri yaklaşık beş kilometrelik bir mesafede karadan yürütme kararı aldı. Fatih Sultan Mehmet’in gemilerin yürütülmesi için açtırdığı koridor, dağlar arasında kalıyordu. Gemilerin kolayca kayması için, üzerlerine konacakları kızaklar çeşitli yağlar ile yağlandı. Böylece 21 Nisan’ı ertesi güne bağlayan gece 70 kadar gemi Haliç Körfezi’ne indirildi. Osmanlı gemileri Haliç’in kontrolünü ele geçirerek şehrin surları altına yerleşmişti.

29 Mayıs Salı günü şafak vakti deniz ve karada yoğunlaşan muharebeler sonucu Osmanlılar şehri ele geçirerek XI. Konstantinos’u öldürmeyi başardı. Böylece Konstantinopolis, 53 günlük bir kuşatmanın ardından düşmüş oldu. Ardından Ayasofya’ya giriş yapan Fatih Sultan Mehmet, burada ezan okunmasını emrederek şükür namazı kıldı. Kendisine bu önemli şehri fethetmesi dolayısıyla Fatih, yani fetheden, ismi verilmiştir. Şehir ise “İslambol” ismini almıştır.

Padişah, XI. Konstantinos’un cenazesinin önceki imparatorlar gibi Hristiyan törenlerine uygun bir şekilde düzenlenmesini istemiştir. Aynı zamanda Ebu Eyyub el-Ensari’nin gömüldüğü yere bir cami yapılmasını, Ayasofya Kilisesi'nin Müslümanlar için camiye dönüştürülmesini emretmiştir. Nitekim Fatih Sultan Mehmed, Konstantinopolis fethedildiği an itibariyle yeni başkente yönelik vizyonunu uygulamaya başlamıştır. Buranın yalnızca bir Osmanlı veya İslam şehri olmamasını, Osmanlı İmparatorluğu'nun muazzam etnik ve kültürel çeşitliliğini yansıtmasını istemiştir.