İpek Yolu’nun Cömert Şehri: Rakka
İlham Hakkı


Rakka, ilim ve kültürde kadim bir tarihe sahiptir. Bölgenin tüm köklü geçmişi yerli-yabancı birçok tarihçi tarafından da kayıt altına alınmıştır.   

Rakka, yumuşak iklimi ve konumu nedeniyle Abbasi Halifesi Harun Reşid tarafından hilafet başkenti olarak seçmişti

Uçsuz bucaksız bir denizmiş gibi Fırat’a bakan Caber Kalesi başlı başına bir hikâyedir; çocukların kulelerine tırmandığı…

Rakka: Adı anıldığında dahi kalbim pır pır ediyor, güzelim Fırat suyuna yansıyan cemali gözlerimin önünde yeniden parlıyor. Rakka kelimesi, yassı kaya gibi çeşitli anlamlara geliyor. 2011 yılında yaklaşık 950 bin nüfusu olduğu kaydedilen bu şehir, Fırat’ın doğu kıyısında yaklaşık 20 bin kilometrekarelik bir alanda yer alıyor. Rakka, ilim ve kültürde medeni ve insani bir tarihe sahip. Tüm bunlar, bölgenin köklü tarihini teyit eden tarihçiler tarafından kayıt altında. Şehir hakkında 11 bir arkeolojik, dört tarihi araştırma, beş bilimsel makale, aynı zamanda sosyal ve ekonomik makaleler içeren bir kitap bulunuyor. Rakkalı bir grup aydın, şehre dair her 25 yılda bir seminer düzenlenmesini talep etse de bu fikir uygulamaya konmadı. Bu hayali ilk kuran Dr. Abdusselam el-Uceyli idi. 1981'de düzenlenen ilk sempozyuma katılanlar arasında araştırmacı öğretim görevlisi Ferhan el-Hamade de bulunuyor.

Rakka’daki tarihi yapılar arasında övünülecek güzellikteki El-Benat (Kızlar) Sarayı, dimdik ayakta duran Rakka surları, üzerinde Latin haçının yer aldığı taç gibi özel eserleriyle 1981’de açılan Rakka Müzesi bulunuyor. Uçsuz bucaksız bir denizmiş gibi Fırat’a bakan Caber Kalesi ise başlı başına bir hikaye. Küçükken buraya her gittiğimizde kalenin yüksekteki kulesine tırmanır, ardından Rakka şarkıları ve ezgileri eşliğinde geri dönerdik.

Abbasi Halifesi Harun Reşid, yumuşak iklimi ve konumu nedeniyle Rakka’yı hilafet başkenti olarak seçmiş, başkentin Bağdat’tan buraya taşınmasıyla Haçlıların kolları parçalanmış, kiliseler yıkılmıştı.

İşte Hamidilerin, Kürtler ve Çerkeslerin yaşadığı mahalleleriyle, çayı da hiç tükenmeyen seyyar kahvecileriyle, hüzünleri ve sevinçlerini paylaşan, sanki tek bir aileymişçesine kapıları birbirlerine maddi manevi açık kalan, dayanışma içindeki mahalle insanlarıyla Rakka’nın kısa bir özeti. Evlerin kapıları gerçekten de kapanmıyordu. Yabancılar burada samimiyetle karşılanıyordu. Evine maddi manevi destek çıkan, aynı zamanda misafirperver ve cömert Rakkalı kadınlar, en değerli eşyaları ve köşelerini misafirlerine saklıyordu. Annelerimiz Rakka’ya gelenin buradan bir daha ayrılmak istemediğinden, Fırat suyunu içenin gayriiradi buraya bir daha dönmeyi arzu ettiğinden bahsederdi.

Peki Rakka’nın kendine has bir takvimi olduğunu biliyor muydunuz? Bu takvimde açlık yılı, Fransızların şehre girdiği yıl, Beşir Faysal el-Huveydi'nin öldüğü yıl, Ermenilerin geldiği yıl gibi başlıklar mevcut. Geçen her yıl bu tür olaylar ile adlandırılıyor.

Rakka’da doğmuş ve bu harika şehre iz bırakmış meşhur şahsiyetlerden biri de büyük ediplerden Abdusselam el-Uceyli. 1947’de milletvekili seçilen Uceyli, o zamanın en genç milletvekiliydi. “Numan” adlı Bedevi hikayesi, şiir kitabı “Toplu Şiirler: Geceler ve Yıldızlar”, “Teğmen’in Saati” hikaye kitabıyla Uceyli’nin her Rakkalının hayatında büyük bir role sahip olduğunu söyleyebilirim. Kendisi 2006 yılında 88 yaşında iken vefat etmiştir.

Asalet ve dürüstlük timsali Çerkez asıllı Cevad Anazor, oğlu hukukçu Muhammed Anazor, seçkin profesör Muhammed Abdulhamid el-Hamad, “Veysel Karani” ve “Rakka’nın Nekbesi” adlı şiir divani yazarı Ferhan el-Hamade gibi Rakkalı olup da iz bırakan pek çok seçkin şahsiyet mevcut. Bir kültür ansiklopedisi niteliğindeki Muhammed Abdulhamid el-Hamad, dinler felsefesi alanında doktora yapmıştır. Kendisinden ders alma şerefine nail olduğum Muhammed Abdulhamid el-Hamad hoca, aynı zamanda bir tarihçiydi. “İpek Yolu Medeniyetleri” ve “Uygar Rakka Tarihi” gibi birçok kitabı ile tanınan değerli Hamad hocam 2017 yılında vefat etti. Yine Rakka doğumlu Çerkez asıllı sosyoloji profesörü Dr. Salahaddin Şuruh ise sosyoloji alanında doktora yapmıştır. Çeşitli alanlarda kendisinden ders alma fırsatı bulduğum Şuruh, 2020’de 78 yaşında vefat etmiştir.

Hayatını Rakka mirasını arşive geçirmekle geçirerek 2020 yılında Türkiye’de hayata gözlerini yuman Taha et-Taha, Rakkalı eleştirmen şair Faysal Abdulhadi Belibel, Rakka’nın kültür kitaplığı niteliğindeki Abdulgafur Şuayb Emin ve profesör Mahmud er-Rahbi de bu isimler arasında yer alıyor.

Size kendi kısıtlı bakış açımdan Rakka’yı tanıtmaya çalıştım. Ancak hakkında binlerce cilt yazılsa dahi yeterli olmayacağı kanaatindeyim. Bu şehir şimdi devlet yetkilileri tarafından unutulmuş halde. Rakka’ya dair güzel anıların hüzünlendirdiği bizler ise ortaya yeniden güzel bir eser çıkarmak için kırılan parçaları nasıl toplayacağımızı düşünmeliyiz.