Muzaffer en-Nevvab
Ahmed Mazhar Sadu


Doğu Tiranlığına Karşı Çıkmış Bir Şair

Nevvab’ın dobralığı ve popülistliği ile öne çıkan şiirlerinde kullandığı dil sert, acı ve cesurdur.  

‘Sultaya karşı çıkan şair’, ‘devrimci şair’ gibi lakaplar alan Nevvab, yazıları sebebiyle neredeyse tüm Arap rejimleri tarafından takip edildi ve kovuşturuldu.

Yakın zamanda aramızdan ayrılan Iraklı şair Muzaffer en-Nevvab, Arap edebiyatında önemli bir yeri olan Arap şairlerden.

Tüm kişisel özellikleri, eserleri ve uzmanlığıyla doğu tiranlığına karşı çıkmış bir şair ve yazar Muzaffer Abdulmecid en-Nevvab, 1934 yılında Irak'ın başkenti Bağdat'ta doğdu. İlk olarak Bağdat'taki otoritelere muhalefet eden Nevvab, bu sebeple cezaevine girdi. Cezaevinden olaylı kaçışı ardından ise tüm zorba ve istibdatçı rejimlere karşı koymaya başladı. ‘Sultaya karşı çıkan şair’, ‘devrimci şair’ gibi lakaplar alan Nevvab, yazıları sebebiyle neredeyse tüm Arap rejimleri tarafından takip edildi ve kovuşturuldu. Zirâ Arap otoriteler iktidarda oldukları müddetçe kendilerine karşı çıkan tüm tarafları zulme maruz bırakırken Nevvab’ın zulme, gaspa ve adaletsizliğe karşı sert ve alaycı edebiyatı bu rejimlere karşı hoşgörülü değildi.

Nevvab, Şam'ın zalim hükümdarı Hafız Esed’e ve halka esip gürleyen diğer Arap rejimlere seslendiği “Tel ez-Zater” şiirini Esed’in Lübnan’daki Tel ez-Zater Kampı’nda Filistinli mültecileri katletmesi ardından yazmıştı.

Nevvab’ın dobralığı ve popülistliği ile öne çıkan şiirlerinde kullandığı dil sert, acı ve cesurdur. İnsanları ve endişelerini aktarma yeteneğine sahip şairin şiirleri, kasetler aracılığıyla kuşaklara aktarıldı. Bu kasetler yasaklı belgeler gibiydi. Biz dinleyenler, baskıcı yetkililerin eline geçmesin, kendimizi hapiste bulmayalım diye bu kasetleri kitaplarımızın arasında saklardık. Gençler karşı karşıya kaldıkları istibdat karşısında kendilerini bezgin hissettiklerinde, insanların onurlarını, özgürlüklerini, hatta insanlıklarını gasp eden baskıcı rejimlerle mücadelelerinde yeniden güç toplamak için bu kasetleri dinlerdi.

Ancak rejimin yürüttüğü kovuşturmalar ve şiirlerini engellemeye çalışması dolayısıyla Nevvab’ın geçim kaynakları azalmış, özgürlüğü kısıtlanmıştı. Böylece Libya'daki Muammer Kaddafi rejimi gibi bazı zalim rejimlerin himayesinde yaşamak zorunda kaldı. Ardından Hafız Esed rejiminin, kendisinin muhalefet ettiği Saddam Hüseyin rejimi aleyhindeki girişimlerini sonrasında Şam'a taşındı. İki rejim arasındaki anlaşmazlık ciddi boyuttaydı. Suriye istihbaratına yakınlığı ile bilinen bazı Filistinli grupların himayesinde Şam'da Esed rejimi tarafından karşılanan Nevvab, böylece Şam’da kendisine yapılan bu ev sahipliği karşısında Esed rejimi aleyhinde şiirler yazmayı bir kenara bıraktı. Başkent Şam'da bulunan, Suriyeli ve Arap birçok aydının burada bir araya geldiği Havana Cafe’de her gün oturuyordu. 

Sessizliğini sürdüren Nevvab, ancak Suriye’nin asla merhametli olmayan sansür uygulamasının sınırları dahilinde şiirini konuşturdu. 2003'te ABD ve İran'ın Bağdat'ı işgali sonrasında, hatta Suriye, Mısır, Libya, Tunus ve Yemen'de Arap Baharı devrimleri patlak verdiğinde dahi sessizliğini korudu.

Suriyeli değerli yazar ve romancı İbrahim el-Cabin gibi bazı isimler, Nevvab’ın annesinin Bağdat’taki ölümü ardından yakalandığı hastalık dolayısıyla sessizleştiğini söyler. Annesinin ölümden derinden etkilenerek felç olan Nevvab, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki (BAE) eş-Şarika Hastanesi’nde 88 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Arap Baharı konusundaki tutumu ne olursa olsun, Muzaffer en-Nevvab son 50 yılın önde gelen Arap şairlerindendir. Mizacı sayesinde, despotluğa karşı direnen devrimci şiirler kaleme aldı. Her türlü hiciv eşliğinde keskin sözleriyle ulusal siyasi şiirler yazdı.