Direnişin ve Vicdanın Sesi: İbrahim Hananu
Muhammed Zekeriya Hamed

İbrahim Hananu, adı şüpheye karışmamış, beyaz biyografisine kara leke bulaşmamış ulusal bir liderdi. Hananu, Maysalun’un ardından Fransızlara karşı direnen ilk kişiydi.

Türk makamları Hananu'ya silah desteği sağlamakla kalmamış, aynı zamanda Türk kuvvetlerini Hananu'nun komutasına vermişlerdi. Böylece Fransızların üzerindeki baskı artmıştı.

Devrime önderlik eden Hananu, Suriye’nin Fransız mandası haline gelmesini veya Fransa ile iş birliğine gidilmesini hayatı boyunca reddetti.


Suriye'deki bağımsızlık devriminin önemli liderlerinden İbrahim bin Süleyman Ağa Hananu, 1869'da Halep'in batısında yer alan İdlib’deki Kefer Taharim’de varlıklı bir ailede doğdu. İlk ve ortaokulu Halep’de bitiren Hananu, İstanbul’da Osmanlı Hukuk Akademisi'nde eğitim aldı. Eğitimi ardından İstanbul’daki bazı semtlerde idarecilik yaptı. Sonrasında ülkesine dönerek Halep’te Umumi Meclis üyeliğine seçildi. Meclisin feshiyle ise ziraata başladı. Arap ordusu Halep şehrine girince Şam'daki Suriye Kongresi ve gizli el-Fetat Cemiyeti (Genç Arap Cemiyeti) üyeliğine seçildi.

Fransa’nın Antakya’yı işgali ile Hananu ise işgalci Fransızlarla çarpışmak için Arap çeteleri oluşturmakla görevlendirildi. Bu sırada Kefer Taharim’e hâkim olarak atanan Hananu, daha sonra Halep Yönetim Kurulu üyeliğine ve Halep Vilayeti Divanı Başkanlığı’na seçildi. Halep valisi Reşid Tali onu kuzeyde devrime teşvik ederken Fransız General Henri Gouraud ise Suriye ordusunun dağıtılması, Fransız mandası ve Fransız para biriminin kabul edilmesi, hükümette değişikliğe gidilmesini içeren bir ültimatom yayınladı. Askerilerin bunu reddetmesi üzerine Yusuf el-Azma Fransızlarla karşı zaferle sonuçlanan savaşa öncülük etti. Mücahid güçlerin başına getirilen Hananu, devrimi ilan etti. Fransızlar ile tekrarlanan çatışmalarda birçok başarı elde edildi. Ancak Fransızların devrimi bastırmak için Şam’a, ardından Halep’e girişleriyle Cebel Zaviye’ye, akabinde Cebel el-Erbain’e sığınarak Halep devletini ilan etti. Devrimcilere verilen destek ise kesildi. 1921’de Kudüs’e giden Hananu, ağustos ayında İngilizler tarafından tutuklanarak Fransızlara teslim edildi. Mart 1922’de Fransız Ceza Mahkemesi'nde yargılandı ve Fransız hâkim tarafından serbest bırakıldı.

1928 ve 1932'de Suriye anayasasını hazırlamak üzere Kurucu Kurul’da Anayasa Komitesi'nin başına getirilen Hananu, Ulusal Blok Konferansı'nda Ulusal Blok lideri seçildi. 1935'te tarım işlerini teftiş için köyüne giden Hananu, aynı yıl 21 Kasım’da ise hayata gözlerini yumdu.

Devrime dair ayrıntılar

Fransız mandasına karşı Suriye isyancıları, askeri harekatın seyrini görüşmek üzere Eylül 1920'de devrim lideri Hananu ile İdlib şehrinin kuzeybatısındaki Iskat köyünde bir araya gelme kararı aldı. Ancak köy muhtarı, İdlib'in batısındaki Harem bölgesinde askeri garnizona sahip mandacı yetkililere böyle bir toplantının gerçekleşeceğini iletti. Fransızların geleceğini haber alan Iskat köyü kadınları şafak vakti devrimcileri haberdar edince iki saat süren bir savaş patlak verdi. Çatışmalarda devrimcilerden üç kişi hayatını kaybederken o sırada öldürülen garnizon liderinin cebinde ise bu sebeple idam edilen muhtarın haber mektubu bulundu.

Ardından Türkiye’ye giden Hananu, Fransız mandasına karşı Arap devrimcilere silah sağlamayı kabul eden Türk kuvvetleri 2. Kolordu komutanı Selahattin Adil Paşa ile bir araya geldi.

Türkiye'nin güneydoğusunda yer alan Kilikya'da Fransızlarla savaşan Türk tarafı, Suriyeli isyancıları desteklemenin Kilikya cephesindeki baskıyı hafifleteceğini düşündü.

Hananu’ya Türk desteği

Türk makamları Hananu'ya silah desteği sağlamakla kalmamış, aynı zamanda gönderdiği Türk kuvvetlerini Hananu'nun komutasına vermişti. Böylece Suriyeli yazar Fazıl es-Sıbai’nin “Lider İbrahim Hananu” isimli kitabında bildirdiği gibi düzenli bir askeri güçle karşı karşıya olduklarını kabul etmeye başlayan Fransızların üzerindeki baskı artmıştı.

Söz konusu kitapta yazdığına göre isyancıların kontrolü altındaki bölgelerden vergiler toplanıp bunlarla savaşçıların rütbelerine göre değişiklik gösteren maaşları ödeniyordu. Böylece dışa bağımlı olunmuyor, mevcut kaynaklar kullanılıyordu. Aynı zamanda bu yönde sıkı bir gözetim mevcuttu.

Hananu'nun kontrolü altında faaliyet gösteren Türk kuvvetlerinin komutanı Asım Bey, Hama yakınlarında çoğunluğu Hristiyan olan es-Sukaylabiyye köyünü bombaladı, ardından köyü yağmalamaya yöneldi. Fransız mandası ise devrimin ve devrimcilerin imajını zedelemek için bu olaydan yararlandı. Kilikya ve İskenderun'da konuşlu Fransız garnizonları, Halep ve kırsalındaki devrimi bastırmada Fransız ordusunu desteklemek için akın etti.

Böyle bir durumda 12 Temmuz 1921'de 55 asker eşliğinde Hama kırsalındaki Selamiye şehrine doğru bölgeden ayrılmaya karar veren Hananu, 10 Ağustos'ta ise Kudüs'ü ziyaret etmek üzere Ürdün'e doğru yola çıktı. Ancak Fransızlar, Hananu’yu tutuklamak üzere Filistin'deki İngiliz komutan ile “suçlu takas” anlaşması imzaladı. Böylece Hananu 13 Ağustos’ta Kudüs’te kaldığı otelin önünde tutuklandı.

Hananu’nun tutuklanmasının Filistin ve Ürdün sokağında gündem oluşu ile Kudüs’te İngiliz yetkililere karşı bir ayaklanma kaydedildi. Bu nedenle İngiliz makamları durumun daha da kötüye gitmemesi için Hananu’yu Beyrut'a, ardından ise Halep'e göndererek Fransız mandasına teslim etti.

Hananu aleyhinde sıkı güvenlik önlemleri altında beş subayın başkanlık ettiği duruşma ile başlayan ve kamuoyunu meşgul eden dava 10 gün sürdü. Fransız başsavcı, son oturumda yaptığı açıklamada, “İbrahim Hananu'nun yedi başı olsaydı, yedisinin de kesilmesini isterdim” ifadelerine başvurdu. Avukatı Fethullah es-Sakkal ise Fransız hâkime seslenerek “Bu platformda oturarak Fransız askeri sıfatınızı kaybettiniz. Sadece tarafsız hâkim sıfatını korudunuz. Vicdanın sesi dışında tüm sesleri susturmalısınız beyler” ifadelerini kullandı.

Savunmayı sona erdirirken ise “Hananu, Almanya 1914'te bazı Fransız bölgelerini işgal ettiğinde tüm Fransa'yı sarsan duyguya benzer soylu bir vatanseverlik duygusuyla devrimi başlattı. Fransızlar da kendi vatan topraklarının ayaklar altında kalmasını istememişti. Bu nedenle Fransa mücadeleden zaferle çıkana dek savaşmış, iki milyon gencini feda etmişti. Nitekim vatanseverlik duygusu Fransa halkına has değildir; Suriye milleti dahil her türlü halk aynı duyguyu pek tabi hissedebilir” açıklamalarında bulunmuştu.

Avukat Sakkal’ın bu savunması, mahkeme başkanının Hananu’nun beraatini ilanı ile sonuçlanmış, mahkeme salonu alkış sesleriyle dolmuştu. Halk ise meydanlarda “Yaşasın özgür Suriye! Sen çok yaşa İbrahim Hananu!” sloganları atmıştı.

Nitekim Fransız yargısının gölgesi altında hapishaneden çıkan Hananu, Fransız mandasına karşı mücadeledeki liderliği sürdürmüştü. Devrime en iyi şekilde önderlik eden Hananu, Suriye’nin Fransız mandası haline gelmesini veya Fransa ile iş birliğine gidilmesini hayatı boyunca kabul etmedi.